SANTA CLARA-VILLA CLARA / KÜBA (06
Şubat-18 Mart 2016)
Küba’nın kalbi Santa Clara’da atıyor diye bir yorum duyarsanız inanın abartmıyorlar. Ben kendi adıma Ernesto Che Guavera’nın ruhunun hala orada olduğu düşüncesindeyim.
Küba
kültürünün yaşamaya devam ettiği, sadece
turistlerin değil halkın da doyasıya yaşadığı, eğlendiği bir yer. Biz Santa
Clara’da bir hafta sonumuzu geçirdik. Cuma akşamından pazartesi’ye kadar
oradaydık.
Merkez park
ve etrafındaki binalar restore edilmiş durumda.
Hotel Santa
Clara Libre modern tarzda yapılmış bir bina ancak “bu binanın burada ne işi var”
diye düşünüyorsunuz. Genel görüntüyü fazlasıyla bozuyor.
Burada
(merkezde) bulunan dekorasyon müzesini gezebilirsiniz (kişi başı 2 CUC). Ayrıca
bu müzede akşamları ücretsiz klasik müzik konserleri de veriliyor. Biz cumartesi akşamı
bir konsere katıldık. Muhteşem bir konserdi.
Aynı grubun
sonraki gün çalacakları restoranı öğrenip Boulevard caddesine tekrar bu grubu
dinlemeye gittik. Muhteşemdiler. Umarım onlara rastlarsınız. Boulevard
caddesindeki restoranlar oldukça kaliteli. Burada yemek yiyebilir bir şeyler
içebilirsiniz.
Park
civarında güvenliği sağlamak üzere çok sayıda güvenlik görevlisi mevcut. 41
günlük gezimiz sırasında dilenci görmediğimiz tek şehir diyebilirim. İnsanları
çok sıcak kanlı ve yardımsever. Birlikte fotoğraf çektirmeyi de çok seviyorlar.
Arabalı
oyuncak satıcılarında çocukluğunuza ait plastik bebekleri, plastik taşıt
araçlarını göreceksiniz. Çocuk kitapları ve dergileri satan seyyar arabalar çok ilgi
görüyor. Benim gördüğüm şehirler arasında canlı çiçek satılan tek şehir. Hem
hediyelik eşya pazarının altında canlı çiçek satılan küçük bir açık pazar var,
hem de merkez parkta arabalı çiçek satıcıları geziyor. Çocukların binip gezmeleri için kullanılan keçi arabaları (at arabası şeklinde dizayn edilmiş) oldukça ilginç.
Şehri bici taksi ile gezdik. Bizi görülmesi gereken
turistik yerlerin tamamına götürdü (yaklaşık yarım gün sürdü 6 CUC).
Önce Che
Guevara’nın anıtını ve Mozelesini gezdik. Bahçede bronzdan yapılmış yaklaşık 12
metre olduğu söylenen Che heykelini göreceksiniz. Oldukça kalabalık bir turist
kafilesi vardı. Che’nin naaşı 17 Ekim 1997’de Bolivya’dan Santa Clara’ya
getirilmiş. Ayrıca 1967 yılında Bolivya’da
savaşta ölen arkadaşları da burada yatmakta. Ben Mozele’nin
içerisinde çok duygulandım. Müzede çocukluk çağından itibaren çekilmiş aile
fotoğrafları, özel eşyaları, çatışmalar sırasında kullandığı silahlar,
diplomaları, yazdığı mektuplar sergileniyor. Fotoğraf çekmeniz kesinlikle yasak
hatta fotoğraf makinenizi içeriye sokmanıza dahi izin vermiyorlar.
Santa Clara
Muharebesi sırasında Batista askerlerinin getirildiği zırhlı tren şuanda açık
hava müzesi olarak kullanılıyor. Çatışmalar sırasında askeri karargah olarak
kullanılan bu trenlerin içerisinde o döneme ait eşya, silah, askeri giysiler ve
fotoğraflar sergileniyor. Che bu treni, tarım fakültesinden aldığı bir buldozer
ile raylarını bozarak hareketsiz hale getiriyor.Tren kısa sürede ele
geçirilerek içindeki subay ve askerler esir alınıyor. Ayrıca içindeki
malzemelerle gerillalara önemli bir malzeme
desteği sağlanmış oluyor. Bu galibiyetten sonra Batista’nın ülkeden kaçış
süreci hızlanıyor. Bu açık hava müzesinden yukarıya doğru yürüdüğünüzde
Revulucıon Cafe-Museo’yu göreceksiniz. Şehre doğru yürürken sağ tarafta
kalıyor. İçerisi gerçekten müze gibi. Che ve devrimle ilgili çeşitli
fotoğraflar ve eşyalar sergileniyor.
Buradan kucağında çocuk taşıyan Che heykelini görmeye gittik. İnanılmaz
bir heykel. Bir heykel işte! nasıl inanılmaz olur diyeceksiniz. Heykelin
üzerinde öyle muhteşem ayrıntılar gizli ki dakikalarca incelemeniz gerekiyor.
Savaşın kötülüğünü barışın önemini anlatan küçük heykeller Che’nin kemer
tokasından, saçlarının arasına, omuzuna kadar eklenmiş durumda. Heykele
baktıkça Che’nin gelecek nesle, çocuklara olan sevgisine ve yaptıklarına hayran
kalmamak mümkün değil. Bilgi bazında tarihsel süreç olarak bilmekten
bahsetmiyorum. Ben gerçekten kalbinizde hissediyorsunuz.
Bu heykelin yanında ki sanat okulunu
gezmenizi de tavsiye ederim.
Savaşın yıkımını ve savaşın insanlara
hangi yollar kullanılarak empoze edildiğinin anlatıldığı dev
karikatürler gerçekten görülmeye değer. Bu karikatürler Santa Clara’nın
caddelerinde sokaklarında yer alıyor.
Santa Clara’yı her düşündüğümde ilk aklıma gelen salsa oluyor. Ama
buradaki salsa hakikaten muhteşem. Tabii ki Küba’dasınız her yerde salsa var.
Ancak neredeyse hepsi turistik. Burası farklı. Halk kendi için salsa yapıyor.
Kendi için eğleniyor. Kendi için yaşıyor. Havada dansın ve eğlencenin kokusu
var. Birçok dans kulübünde orta yaş ve üstü şık giyimli kendine özen göstererek
dışarıya çıkmış muhteşem bay ve bayanların unutulmaz anlarına, danslarına
tanıklık ediyorsunuz. Bu dans pistlerinde neredeyse yok denebilecek kadar az
turist var. Halk, halk şarkıcılarını dinleyip onlara danslarıyla eşlik ediyor.
Hepsi çantalarında romlarını ve plastik bardaklarını getirmişler (plastik
bardağı sadece burada gördüm).
Bize çok samimi davrandılar. Zannedersem o gece tek yabancı bizdik. Dillerini
bilmesek de onlardandık. Romunu bizlerle paylaşan, bizlerle dans eden bu
samimi insanlar unutulmaz izler bıraktı bizde. Gecenin sonunda muhteşem sesi ve
muhteşem yorumu olan halk sanatçısı yanımıza geldi. Nasıl bulduğumuzu sorarak
bize teşekkür etti ve orada bulunan bu güzel insanlar bizi alkışladılar.
Hayatım boyunca yaşadığım en güzel gecelerden biriydi (mekana giriş kişi başı 2
CUC, ancak burada birlikte gezdiğimiz bici taksi şoförü biletleri bize hediye
etti halk biletleri 2 CUP) Bu dans pisti bahçe tarzında açık bir mekan. Sala
Teatro’nun yan tarafında.
Pazar günleri Santa Clara ayrı bir güzel. Meydanda akşama kadar ücretsiz
canlı müzik çalınıyor ve herkes sokaklarda eğlenip dans ediyor. Halkın genel
tavrı çok dostça. Ancak her ülkede olduğu gibi burada da rahatsızlık verenler
yok mu? Var. Biz uzun süredir Küba’da
olduğumuz için temkinliydik çok kalabalık bölümlerden uzak durduk. Kontroller
sıkı olsa da kalabalık dans ortamlarının içine giren turist bayanlar biraz
problem yaşadılar.
Biz burada kaldığımız casadan çok memnun kaldık. Hem temiz bir yerdi hem
de sahipleri çok güler yüzlü insanlardı. (gecelik iki kişi 30 CUC, kahvaltı
kişi başı 5 CUC )
(Hostel
Casita B&B Sr. Jose y Santica Casa Colonial en el Centro Tel: (53) (42) 272819,
53
53378498 Email: 1 Mt_alba@yahoo.es 2 hostalcasitacuba@nauta.cu
Adres: Cespedes 69 e / maceo y Union)
Şehirde gezerken müzeye benzeyen harika bir bina gördük. Gezmek isteyince
buranın bir casa olduğunu anladık. İnanılmaz güzel bir yer. Casa sahibi bizi
çok güzel ağırladı. Kullanılan tüm eşyalar antika.
Odaları ve banyoları çok özel. Bu bina 1920’lerde bir senatör ve ailesi
tarafından kullanılmış. Burada kalmak isterseniz anladığım kadarıyla önceden
rezarvasyon yaptırmanız gerekiyor. Çünkü gerçekten çok tercih edilen bir yer.
Burada bir gece de olsa kalmayı çok isterdim ancak rezarvasyonları doluydu.
(gecelik iki kişi 35 CUC). (Hostal D. Cordero Sr. Orlando Cordero Leoncio Vidal 61 e/Maceo y Union. Santa Clara, Villa Clara, Cuba. Tel: +53
(42) 206456 +53 52908036 Email: hostaldecordero@gmail.com
www.hostaldecordero.com )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder